Dünyanın her yerinde severek tüketilen çay; kışın o sıcacık ve güzel kokusu ile içimizi ısıtırken, yazın soğuk çay ve kokteyl tarifleri ile günün koşuşturmasının ortasında rahatlamamızı sağlamayı her zaman başarmıştır. Arkadaşlarımızla sohbet ederken, yalnız kalmak istediğimizde, heyecanla okuduğumuz kitabımızın yanında ve tükettiğimiz onlarca çeşit tatlıyla birlikte her daim en iyi eşlikçimiz olmuştur. Dünya kültüründe vazgeçilmez bir yere sahip olmayı başaran, çok sık tükettiğimiz “çay” tarihin tozlu sayfalarında da baş kahraman olmayı başarmış diyebiliriz. Tarihte de büyük olaylara imzasını atan baş kahramanımızın Boston Çay Partisindeki önemini gelin birlikte çayımızı yudumlarken tekrar anımsayalım.
Tarihin en büyük savaşlarından biri olan Amerika Bağımsızlık Savaşı’nın yolunu açan vergiler, İngiliz İmparatorluğu tarafından Amerika topraklarındaki kolonilerine çok ağır ve yüksek şekilde ödetilmekteydi. Kral III.George ve İngiliz parlamentosunun yönetimi altında olan Amerika topraklarındaki kolonilerin parlamentoda hiç temsilcisi bulunmuyordu. Parlamentodan geçen Şeker ve Damga Yasaları kolonilerin üzerine maddi bir yük olarak binmiş ve İmparatorluk karşıtı duyguların ortaya çıkmasına neden olmuştu. Damga yasasına büyük bir hoşnutsuzluk duyan bazı vatandaşlar Özgürlüğün Oğulları ismini almışlardı. Tanınmış üyelerinden birisi de Amerika Birleşik Devleti’nin babalarından olan Samuel Adams’tı. Amerika kolonileri hem parlamentoda temsil edilmiyor hem de ağır vergilerin altında eziliyordu. Bu ağır vergiler karşısında Özgürlüğün Oğulları “Temsil yoksa vergi yok” sloganlarını atmaya başlamıştı. İngiliz mallarına uyguladıkları boykotlar sayesinde çok sayıda vergiyi iptal ettirmeyi başarmışlardı. İngiltere kendisine karşı giderek büyüyen negatif duyguları sonlandırmak için en sonunda yasayı geri çekmeyi kabul etmişti. Bir-iki yıllığına Atlantik’in iki tarafı arasında işler daha sakin ilerlemişti, ta ki İngiliz Parlamentosu Townshend Yasaları diye adlandırılan bir grup yasayı yürürlüğe sokuncaya kadar. Bu yasalar on üç koloniye ihraç edilen boya, metal ve cam benzeri materyalleri vergiye tabi tutmaktaydı. Townshend Yasaları çerçevesinde ithal edilen, çok önemli bir yere sahip olan ve en yaygın günlük içecek olarak tüketilen çaya da vergi getirilmişti.
O tarihlerde çay ayrıca önemli bir simgeydi. İngiliz İmparatorluğu 1773 Çay Kanunu ile birlikte tüketimini kolonilerde yaygınlaştırmak için çayın fiyatını düşürmüş ancak kilo başına altı pens vergi koymuştu. İngilizlerin East India şirketi kolonilere çay sevkiyatını yürütüyordu. Şirket çay satışı için konsinye denen çok sayıda kraliyet mümessili atamıştı. Kral taraftarı olan mümessiller çay satışından yüksek kârlar elde ediyorlarken East India tarafından beğenilmeyen yerel tüccarlar işlerini kaybedecekti. Özgürlüğün Oğulları hedef olarak çay vergisi ve kraliyet mümessillerini seçmişti. Özgürlüğün Oğulları her yere bildirge asmaya başlamıştı. Samuel Adams’ın önderliğinde Hürriyet Ağacı’nın etrafında toplanacaklar ve tüm Boston halkını da toplantıya çağıracaklardı. Kraliyet mümessillerine de toplantıya gelmeleri için mektup göndermişlerdi, mektupta mümessillerden East India şirketi için çalışmayı bırakmaları ve Boston Limanı’na iner inmez çayın tümünü İngiltere’ye iade etmelerini istemişlerdi. Uzun süre beklemiş olmalarına rağmen mümessiller gelmemişti. Mümessiler, Özgürlüğün Oğulları’nın tehditlerini ciddiye almıyordu çünkü beş kıtaya hükmeden İngiliz İmparatorluğu’nun karşısında olmaya cesaret edemeyeceklerinden emindi. Çay sevkiyatını gerçekleştirecek olan ilk gemi limana demirlenmişti. Geminin demirlenmesi ile birlikte Özgürlüğün Oğulları hemen bir eylem başlattı ve bildirge yayınladı. Bildirgede şöyle yazıyordu “Ülkesine, kendisine ve kendisinden sonra gelecek nesillere sadık olan herkes idarenin bu en son, en derbeder ve en tahripkâr hareketine karşı birlikte ve başarıyla direnmek için bugün saat dokuzda toplantıya çağrılmaktadır.” Toplantı salonu gelenlerle dolup taşmıştı, toplanan heyet mümessillere son bir kez şans tanımıştı. Çayı İngiltere’ye göndermeleri ve East India şirketinden ayrılmaları kararıyla toplantıya ara verilmişti. Ertesi gün gemiden hiç çay indirilmemişti.
Boston halkının birbirine girmesinden endişe duyan Ressam John Singleton Coply, William Kalesinde gizlenen mümessillerle görüşmeye gitmişti. Ressam Coply heyetin istediklerini mümessillere söylemiş ancak bir sonuç alamamıştı. Çayları İngiltere’ye göndermeyen mümessiller heyetin sabrını artık zorluyordu.
16 Aralık 1773 Gecesi
Gemilerdeki çaylar günümüz parasıyla 1.7 milyon dolar etmekteydi. Bazı Bostonlular Amerikan yerlileri gibi giyinip, gizlice gemilere çıktılar. Yüzlerce kasa çayı Boston limanına boşalttılar. Bu olay daha sonra tarihe Boston Çay Partisi olarak geçecekti. Boston Çay Partisi koloniler arasında bir birlik ve beraberlik duygusu yaratması ve en sonunda ezilenin ezeni alt etmesini simgelediği için Amerikan Bağımsızlık Hareketi’nde kayda değer bir yere sahiptir.